- karışmamak
- v. (neg. form of karışmak) not to interfere, have no concern with, let alone, let be, leave alone
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
etliye sütlüye karışmamak — toplum içindeki çeşitli hareketlerden uzak durmak, hiçbir şeyle ilgilenmemek, tartışmalı konulardan kaçınmak Etliye sütlüye karışmamak ve hiçbir ideal için hiçbir mücadeleye katılmamak onun mizacıdır. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
dışında kalmak — karışmamak, ilgilenmemek Hiçbir şeye karışmadan olayların dışında kalmak isteyenlerin çabaları boşunaydı. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
etli — sf. 1) İçinde et bulunan 2) Eti çok olan Etli koyun. 3) Dolgun, kalın ... aşağıya sarkan kalın, etli, ıslak dudakları vardı. Y. K. Karaosmanoğlu 4) Yenecek kısmı çok olan (meyve) Etli, lezzetli bir zeytin. Birleşik Sözler etli bitki etli butlu e … Çağatay Osmanlı Sözlük
karışanı görüşeni olmamak — (birinin) işine kimse karışmamak, özgür olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kozasına çekilmek — çevreyle ilişkisini kesmek, hiçbir şeye karışmamak Hiçbir tarakta bezim kalmadı, ipek böceği gibi kozama çekilmiş, kendi hâlimde, politikaya bulaşmadan yaşıyorum. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzak durmak — yaklaşmamak, karışmamak Çocuklar ilk günü senden uzak durmuşlardı, nasıl bir kişi olduğunu kestiremiyorlardı. T. Dursun K … Çağatay Osmanlı Sözlük
uzaktan bakmak (veya seyirci kalmak) — seyirci gibi davranıp karışmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
etek silkmek — 1) el etek çekmek 2) çekilmek, artık karışmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kenara çekilmek — artık hiçbir şeye karışmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yabancı gibi durmak — bir işe karışmamak, ilgi göstermemek, çekinmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendi hâline bırakmak — (bir şeyi veya bir kimseyi) ilgilenmemek, karışmamak Ertesi sabah beni balığa çıkarken uyandırmayacaklardı. Bırakacaklardı kendi hâlime. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük